
"Metal müziğin deneysel tarafını keşfetmeye hazır mısınız? DECLINE OF THE I ile yaptığımız bu röportajda, grubun yaratıcı süreçlerini ve müziğin ardındaki derin anlamları ele aldık."
Kökeni ve Kimliği:
- Grubunuzun adı “DECLINE OF THE I” kulağa oldukça felsefi geliyor. Neden bu ismi seçtiniz? Bireysellik, ego ya da varoluş hakkında bir mesaj taşıyor mu?
Aslında, düşüş bu durumda çöküş ile eş anlamlı olmak zorunda değil. Aynı zamanda egonun çözülmesini, kişinin dünyadaki yerinin yeniden tanımlanmasını da ifade ediyor. Her halükarda birden fazla yorum olabilir. Ve eğer birisi bunda çok depresif ve karamsar bir şey görmek istiyorsa, bunu yapmakta özgürdür. Bu ismi sonsuza dek içimde taşıdığımı bilmelisiniz, çünkü Fransızca çevirisi olan “Au déclin de ce je” gerçek adımın ve soyadımın bir anagramıdır.
Müzikal Etkiler:
- Avangard black metal tarzınız için hangi beklenmedik kaynaklardan ilham alıyorsunuz (edebiyat, sinema, diğer müzik türleri, vb.)?
DOTI beni olumlu ya da olumsuz etkileyen şeylerin bir tercümesi; içimden geçen maddeleri işleyen bir prizma. Yani kaynaklar sonsuz: duygularım, dinlediklerim, okuduklarım, düşündüklerim, kurduğum bağlantılar, dağılanlar... Ve tüm bunları bazen çok somut bir şekilde, örnekler veya alıntılar yoluyla birleştirmeyi seviyorum. Ya da bazen daha dolaylı olarak, bu duyguların müzikal transkripsiyonları yoluyla.
- Müziğinizi “deneysel” olarak tanımlıyorsunuz. Bu keşif sürecinde geleneksel metalin sınırlarını zorlarken nelere dikkat ediyorsunuz?
Benim için deneysellik, mükemmel black metal parçasının el kitabını takip etmediğim anlamına geliyor. Bu yüzden buna “sorunlu black metal” demeyi seviyorum. Yeni bir maddeye dönüşene kadar onu bozan, dengesiz hale getiren unsurları enjekte ediyorum. Bazen, geriye dönüp baktığımda, bazı deneylerin o kadar da alakalı olmadığını fark ediyorum. Ancak bu eylemler o anda doğru hissettirdiği sürece önemli değil. Bazen süreç sonuçtan daha önemlidir. Ve müzik yapmayı seviyorum - sadece dinlemeyi ya da başkalarına dinletmeyi değil.
Yaratım Süreci:
- Parça veya albüm oluştururken kolektif bir yaklaşım mı benimsiyorsunuz yoksa süreci belirli bir lider mi yönetiyor? Fikir çatışmaları nasıl çözülüyor?
Bu oldukça basit çünkü DOTI kişisel bir proje. Geçmişte tamamen solo bir proje bile değildi. Tüm müzik ve sözleri ben besteliyorum. Bazen bir bakış açısı kazanmak için diğer grup üyelerinden fikir alıyorum. Onların geri bildirimlerine dikkat ediyorum. Ama sonuçta bunlar sadece öneriler. Dolayısıyla, çatışmalar ortaya çıkmıyor.
Tematik Derinlik:
- Şarkı sözleriniz genellikle karanlık ve varoluşsal temaları ele alıyor. Bu temaları işlerken dinleyicide nasıl bir etki uyandırmayı hedefliyorsunuz?
Dinleyiciyle ilgili belirli bir hedefe sahip olmak her zaman karmaşıktır. Dürüst olmak gerekirse, benim bir hedefim yok. Benim hedeflerim vericiden yana, yani kendimden yana: yarattığım şey doğru mu, hissettiklerimle, içimden geçenlerle dürüst mü? Sorulması gereken asıl soru bu. Bu yüzden nasıl karşılanacağını tahmin etmiyorum. Bir bağlantı yarattığında, birine dokunduğunda hoşuma gidiyor. Decline of the I'den derinden etkilenen pek çok insanla tanıştım, ama her biri kendi tarzında.

Fransız Metal Sahnesi, Canlı Performanslar:
- Fransa'daki metal/underground sahnesi sizi nasıl şekillendirdi? Uluslararası dinleyici kitlesi ile yerel dinleyici kitleniz arasında herhangi bir fark hissediyor musunuz?
Evet, bence metal/black metal sahnesinde Fransızlara özgü bir şeyler var: özellikle de belirgin bir Fransız sound'u saptamanın imkansız olması. Herkes kendi yolunu, kendi benzersizliğini bulmaya çalışıyor. Bu, grubu tanımasanız bile milliyetlerini tahmin edebileceğiniz diğer ülkelerden çok farklı. Bu Norveç, İsveç, Polonya, İzlanda için geçerli. Ama Fransa'da bu imkansız. Yine de çok sayıda kaliteli grup var. Bunun bizim gücümüz olduğuna inanıyorum.
- Atmosferik sound'unuzu sahnede nasıl somutlaştırıyorsunuz? Müziği görsel veya performatif unsurlarla destekliyor musunuz?
Evet, kolay olmasa da her zaman sahnede tam bir sanat tutkum oldu. Tüm gösteri boyunca video var, duraklama yok, sessizlik yok. 45 dakikalık tek bir parça çalıyoruz. İki kez, bir dansçı grubu getirebildik. İnsanların konserlerimizden sadece gitar çalan bir grup adamı izlemiş olarak değil, derin bir deneyim yaşamış olarak ayrılmaları fikrini seviyorum.
Zorluklar ve Özgünlük:
- Deneysel bir grupta olmanın en büyük zorlukları nelerdir? Özgünlüğünüzü metal dinleyicisinin beklentileriyle dengelemek zor mu?
Dinleyicilerin ötesinde, kendi içimde de bir tartışma yaşıyorum. İşin deneysel tarafını seviyorum. Daha önce de belirttiğim gibi, süreç büyüleyici. Ama bazen sonucu da unutmamak gerekiyor. Ben hala yapısı, derinliği, farklı anları vs. olan “şarkılar” yaratmak istiyorum, sadece garip müzikal dizilerin art arda gelmesi değil. Bu yüzden bestelerimde çok fazla filtreleme yapıyorum. Belki de çok fazla şeyi atıyorum ve sonuçta oldukça klasik parçalar yapıyorum. Bazen yapıyı bir kenara bırakıp daha da ileri gitmek istiyorum. Gelecekte bunu yapıp yapamayacağımı göreceğiz.
Teknolojinin Rolü:
- Müzik üretiminde teknoloji ve prodüksiyon teknikleri sizin için ne kadar önemli? “Doğal” ses ile stüdyo manipülasyonu arasındaki çizgiyi nasıl çiziyorsunuz?
Günümüz teknolojisi birçok şeyi deneyebilmemizi ve artık tek bir fikre bağlı kalmamamızı sağlıyor. Eğer istersek, az ya da çok her şeyi başarabiliriz. Klasik müzik düzenlemeleri, elektronik müzik, ses tasarımı üzerinde çalışabildiğim için çok mutluyum... Tüm bunlar sadece birkaç yıl önce erişilemezdi.
Bununla birlikte, stüdyoya girdiğimde, çok daha geleneksel bir şeye dönüyorum: davulları mümkün olduğunca az düzenliyoruz ve gitarların çok modern değil, oldukça doğal ses çıkarmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bu iki yaklaşımın birleşimini gerçekten seviyorum.
- İlk çalışmalarınızdan bu yana en çok hangi yönleriniz değişti? Bu bilinçli bir evrim mi yoksa organik bir dönüşüm mü?
Bazı yönler kasıtlı olarak değiştirildi. İlk albüm Inhibition'da çok baskıcı ve ağır bir şey istiyordum: blast beat yoktu, kontrbas neredeyse hiç yoktu örneğin. Johannes'te elektronik öğeler istemedim ve Wilhelm'de bunları bilinçli olarak ekledim.
Ancak evrimin geri kalanı, kendi içsel değişimlerimle birlikte oldukça doğal bir şekilde gerçekleşti. Wilhelm'i bestelerken baba oldum ve bunun hem somut hem de daha dolaylı bir etkisi olduğu açık. Aslında DOTI benim için bu: kendi oluşumumu ifade etmenin bir yolu, tıpkı bir günlük gibi, ama kelimelerden ziyade müzik notalarıyla.
- Başka sanatçılarla veya disiplinlerle (örneğin şiir, görsel sanatlar) işbirliği yapmayı planlıyor musunuz? Bu tür projeler için planlarınız var mı?
L'Alliance des Rats videosu için çok saygı duyduğum bir arkadaşım ve sanatçıyla işbirliği yaptık: Laura-Lee Soleman. Müziğimize kendi vizyonunu kattı ve bu füzyonu gerçekten çok sevdim. İster DOTI bünyesinde ister diğer projelerimde olsun, bu tür işbirliklerine kesinlikle açığım.

- Yakın gelecekte dinleyicilerinizi şaşırtacak yeni bir konsept ya da albüm üzerinde çalışıyor musunuz? Tarzınızda radikal bir değişiklik olabilir mi?
Üçlemeden sonra ne olacağını henüz düşünmedim, o yüzden şimdilik bilmiyorum.
- Günümüzde metal müziğin sınırlarının giderek bulanıklaştığını düşünüyor musunuz? Sizce bu türün geleceği nasıl şekillenecek?
Bunu söylemek çok zor. Türün köklerine sadık kalan geleneksel metal her zaman olacaktır ve bu harika - buna da ihtiyacımız var. Ama aynı zamanda yeni yaklaşımlara, taze kana da ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
- İzleyicilerinizden aldığınız en ilham verici ya da sıra dışı tepki neydi? Hayran kitlenizle nasıl bağlantı kurmayı hedefliyorsunuz?
Decline of the I'i keşfettikten sonra Henri Laborit ya da Kierkegaard okumaya başladığını söyleyen biri beni her zaman çok mutlu etmiştir. Ayrıca müzikten pek bahsetmeyen ama ağırlıklı olarak felsefeye odaklanan röportajları da gerçekten takdir ediyorum. DOTI'nin bu tür durumlara yol açmasından memnunum...
- Sizin gibi deneysel müzik yapmak isteyen genç müzisyenlere ne tavsiye edersiniz? Metal sahnesinde özgün kalmak için ne yapmalılar?
Kulağa çok klişe gelmeyen tavsiyeler vermekte zorlanıyorum, “kendinize sadık kalın” falan filan dışında. Sadece şunu söyleyebilirim ki dışarıda zaten çok fazla müzik var ve bunu sadece gerekli ve hayati hissediyorsanız yapmalısınız.
Comentários