Dave Lombardo Latin Cazının Slayer Üzerindeki Etkisinden Söz Ediyor

Çoğu metalci için Dave Lombardo’nun ismi saf bir huşu ve saygı uyandırır. Metalin en önemli isimlerinden Testament ve Grip Inc’den punk ve hardcore efsaneleri Suicidal Tendencies ve The Misfits’e kadar herkesin davul setinin arkasındaki itici güç olmuştur. Geleneksel rock yapılarının şöhretiyle yetinmeyip Fantômas, Mr. Bungle ve Dead Cross gibi kötü şöhretli ucubelerle birlikte ucube bayrağını dalgalandırdı. Bu referanslar zaten etkileyici bir özgeçmiş oluşturuyor, ancak Lombardo her zaman en çok Kaliforniyalı thrash tanrıları Slayer ile yaptığı sınırsız etkili ve taklit edilemez çalışmalarıyla tanınacak.

Geçtiğimiz günlerde New Noise Magazine ile konuşan davul efsanesi, kültürel geçmişinin bir davulcu olarak tarzını nasıl etkilediğini anlattı ve şunları söyledi: “Küba kulüplerine giderdik. Çocukken dans etmeyi hiç sevmezdim. Kübalılar dans konusunda çok tutkulular. Ben de bu partilerde sahne arkasında takılır, piyano taburesinde oturur ve sadece etkileşimi izlerdim, müzisyenleri sadece sahnenin kenarından izlerdim ve ne kadar tutkuyla çaldıklarını ve ne kadar eğlendiklerini izlerdim.

“Muhtemelen 4 ya da 5 yaşlarında olmalıydım ve bunun bana bir rock grubunda davulcu olmak için ilham verdiğinden hiç şüphem yok. Kübalı bir grupta olmak istemiyordum. Hayır, Amerika’daydım; bir rock grubunda olmak istiyordum.

“O Küba kulübüne gittiğimi ve öğleden sonra rock gruplarını izlediğimi hatırlıyorum. Saat 4’te çocuklar için matineleri olurdu. Her zaman uzun saçlı, bozuk gitar çalan rockçı bir adam olurdu ve pop hitleri olurdu ama sonra mutlaka bir rock şarkısı eklerlerdi.

“Gitaristin şarkı söylemeye ve gitarını çalmaya başlamasını hep sevmişimdir çünkü bu farklı bir enerjiydi. Bu deneyimler beni rock müziğin içine çekti.”

Lombardo ayrıca Afro-Küba ritimlerinin klasik Slayer şarkılarını nasıl etkilediği konusunda da ayrıntılı bilgi verdi: “Örneğin ‘Angel of Death’ diyelim ve kontrbas ile o davul molası. O parçayı herkes bilir. Sanırım kontrbas 32. nota gibi bir şey. Sonra bu ritmin üzerine bir dizi senkoplu tom vuruşu yaptım. Çok tipik bir Tito Puente yaptım, ‘de, dot, dot, dot, dot,’ ve sonra thrash ritmine geri döndü. ‘ Lombardo yaşlandıkça bu ilhamın Latin cazından geldiğini fark etti ve şöyle dedi: “Ginger Baker ya da Mitch Mitchell çok caz odaklılardı ama bu tür senkoplu kalıplar çok Karayip, Latin caz ya da Küba kökenli. Bu yüzden daha sonra içgüdüsel ve bilinçsiz olarak Küba müziğinden ya da Afro Karayip ritimlerinden çok etkilendiğimi fark ettim.”

#davelombardo